13 Mayıs 2010 Perşembe

Günlük

karanlık iner bu gece şehrime. gökyüzü bağırırcasına yırtar yakasını. annemin bahçesindeyim. her sey gümüşten ve ayaklarımın altı alabildiğine yeşil. sessizlik var şimdi uzunca. öyle derin bir sessizlik ki, delirdiğimi düşünüyorum bazen bu karanlıkta ve içimdeki sarhoş yalnızlıkta. bizim evin önünde uzun bir yol var denize çıkan. sahilde gençler geceleri yıldızları sayıyorlar, -anımsadım, eski sevgilim "yıldızaltı gülü derdi bana"- gökyüzü öyle temiz, öyle parlak ki, geleceğe vaad edilmiş günler sunuyor sanki sana. oysa sessizlik var bende. uzun ve çığlık çığlığa bir sessizlik. yalnız bir sessizlik. hayal miydi her sey diyorum bazen? ben mi yarattım tüm sevdiklerimi. öyle ki, artık nereye gitsem icimde götürüyorum, kalbimde besliyorum hepsini - kanımla, canımla yani-. yine sessizlik. yine uzunca. boylu boyunca sahili görene kadar. annemin bahçesindeyim şimdi ve artık o bile yetmiyor. sabahı bekliyor, içimdeki biçimsiz korku ve çocukken içinden kuş adlarını ezberleyen bu kız, evet derin uykular icin güneşi bekliyor. ay ve yıldızlar annemin bahçesinde ama yetmiyor. baska bahçeler hayal ettim ben bize, hepimize, ikimize, ikizime. aslında hiç biri yoktu ve hiçbir zaman olmadı belki.. ne yazık ki içimdeki sessiz yalnızlık dışında kimse bilmiyor..

26 Haz 09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder